Obezite, diş eti hastalıklarına neden olurken, eksik dişi olan kişiler de yumuşak gıdalar tüketip doyduklarını anlamadıkları için obez olabiliyorlar
Obezite, dünyada ve ülkemizde hızla artıyor. Genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıkan obezite; çözümü güç olan, çok etmenli ve kronik bir sağlık sorunudur. Günümüzde gelişen teknoloji ve beraberinde getirdiği hareketsiz yaşam koşulları, dengesiz ve yanlış beslenme sonucu obezite artmaktadır, her yaşta sıklıkla görülmektedir.
Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklar arasında obezite, alarm verici düzeyde artış gösteriyor. Bunun yanında fazla kilolu çocuklarda ve erişkinlerde diş çürüğünün görülme sıklığı oldukça fazladır. Ülkemizde yapılan bir çalışmada, erişkinlerin yüzde 42'sinin aşırı kilolu ve bunların yüzde 25'inin ise obez olduğu belirlenmiştir. Ülkemizde çocuklar arasında yapılan çeşitli yöresel çalışmalarda yüzde 7, 12 ve 17 gibi oldukça yüksek oranlarda obezite olduğu tespit edilmiştir.
BESLENME ZORLUĞU ÇEKİYORLAR
Araştırmalar, obez çocuklarda diş eti hastalıklarının da daha sık görüldüğünü ortaya koymuştur. Bu bulgular, diş kaybının obezite için önemli bir faktör olduğunu göstermektedir. Diş kaybı olanların daha yumuşak gıdaları tercih ettikleri, daha hızlı yemek yedikleri varsayılabilir. Bu şekilde, dişi eksik kişilerin ağız içi reseptörlerini uyarmayı azalttıklarından dolayı doygunluk hissini daha geç aldıkları ve doygunluğa ulaşabilmek için daha çok yedikleri ve bu şekilde obeziteyi tetikledikleri düşünülebilir.
Başka bir teoriye göre ise obezlerde diş çürüğünün arttığı, daha sonraları ise bireylerde diş sağlığı sorunlarının ağırlaştığı yani dişlerde aşırı çürükler, ağrılar ve diş kayıpları sonucu çocukların beslenme zorluğu çektiği ve sonucunda zayıfladıkları tahmin edilmektedir.
DİŞ ETİ HASTALIKLARI TETİKLİYOR
Dişsizlik obeziteyi, obezitede ağız ve diş eti hastalıklarını tetikler. Bunu önlemek için mutlaka dişsizliği bir organ kaybı gibi düşünüp bunu telafi etmemiz lazım. Ağız ve diş sağlığı vücudun tamamını ilgilendirir, diğer hastalıklar kadar ağız ve diş hastalıklarına da önem verilmesi gerekir.
Ağız ve diş eti hastalıkları birçok hastalığı tetikler, hiçbir rahatsızlığı olmayan kişinin bile en az her altı ayda bir doktora gidip kontrollerini yaptırmasını gerekir.
Dişsizlik ve obezite arasında karşılıklı bir etkileşim olduğuna dikkati çekerek, şunları söyleyebilirim:
Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarla, obez bireylerde diş eti hastalığına yatkınlığın daha fazla olduğu tespit edildi.
Bilimsel olarak, obez bireylerin, diş eti hastalıklarına yakalanma riskinin daha yüksek olduğu ortaya koyulmuştur. Dişsizliğin neden olduğu sıkıntılardan bir tanesi de obezitedir. Çünkü yiyecek yeteri kadar öğütülemediği, bütün halinde yutulduğu için bu hem mide rahatsızlıklarına, hem de bunun emilimine ve besin alımı zor olduğu için hastanın yumuşak yiyeceklere eğilimini artırır. Bu da obeziteyi tetikler.
Obezite ve mide rahatsızlığı, dişsiz bireylerde sıklıkla görülebilecek problemlerdendir.
Kaybedilen diş fonksiyonlarının geri kazanılması gerekir. Dişsizlik hastalarda estetik problem olarak ortaya çıkar ve birçok hastada psikolojik sorunlara neden olur.
PSİKOLOJİK STRES SORUNU ARTIRIR
Psikolojik stres de bireylerin obezite olma riskini artırır. Stresli bireylerde, obezite daha sıklıkla görülür. Bu sebepten dişsizliğin obeziteyle böyle bir ilişkisi de söz konusudur. Her ikisi birbiriyle etkileşim halindedir, yani dişsizlik obeziteyi tetikleyebilir.
Obez bireylerde yağ içerisinde bulunan, vücudun bazı mekanizmalarında rol oynayan moleküller daha çoktur ve bunlar diş eti hastalıklarını büyük oranda tetikler. Obezlerde bütün sistemi ilgilendiren hastalıklar daha tehlikelidir.
Obezite vücudun bütün fonksiyonlarını bozar. Ağız bölgesinde dişler, diş etleri ve o bölgedeki dokular vücudun bir bütünü olduğu için, o bölgelerde obezitenin varlığından kendi paylarına düşen zararları almaktadır.
Obeziteyle mücadele, vücudun bütününün sağlığına geri dönmesi için yapılan bir mücadeledir. Onun için ağız ve diş sağlığına önem verilmeli, tedavileri yapılmalıdır. Eksik olan dişler de mutlaka yeniden yaptırılmalıdır.
Sonuç olarak; çağımızın en büyük problemlerinden obezite; ağız ve diş sağlığı açısından da mücadele edilmesi gereken bir hastalıktır.
Yemeklerin ağızda tek tarafla çiğnenmesi, kalıcı sağlık sorunlarına yol açar.
Dişlerin kaybedilmesi, çürük veya çeşitli sebeplerle yemek yerken yalnız bir tarafın kullanılmasının alışkanlık haline getirilmesi, çene kemiği ekleminde ve çiğneme kaslarında geri dönüşü olmayan zararlar oluşturabilir.
Çiğneme kuvvetinin tek taraftaki ekleme yüklenmesi sonucu çene ekleminde ağrı, çene kayması, açma-kapama sırasında ses gelmesi ve çene hareketlerinin kısıtlanması, hatta çene kemiğinin kafatasına kaynamasına kadar varan ağır sonuçlara yol açabiliyor. Hastanın ağrılı tarafındaki çürük dişlerini bir an önce tedavi ettirmesi, diş eksikliğinden kaynaklanan tek taraflı çiğneme mevcut ise sayısı ve konumuna göre köprü veya bölümlü protezler ile eksikliklerin telafi edilmesi gerekmektedir. Hatalı yapılan protezler ve dolgular da yenilenmeli ve dengeli diş temasları sağlanmalıdır.
Sağlıklı çiğneme için çift taraflı eşit temaslı diş kapanışları, kişilerin sağ ve sol çene arkı olmak üzere her iki tarafını birden dengeli kullanması gerekiyor. Çiğnemeyi ilgilendiren çevre dokular olan dişler, çiğneme kasları ve çene kemiği ekleminin sağlığının korunabilmesi, ancak dengeli çiğneme ile sağlanabilir. Bu şekilde öğütme işlevi gerçekleşir.
EKSİK DİŞ GÖRÜNTÜSÜ ÖZGÜVENİ AZALTIR
Eksik diş görüntüsü öncelikle kişinin gülüşünü bozar. Kişinin özgüveni azalır, sosyal ilişkilerinde zorluklar yaşar. Eksik dişlerin oluşturduğu boşluklar dudak ve yanakların çökmesine ve kırışmasına neden olarak yüzde daha yaşlı, zayıf ve sağlıksız bir görüntü oluşturur.
Eksilen dişler nedeniyle çiğneme düzeni de değişir. Kişi eksik dişin olduğu bölgeyi kullanmak istemez ve tek taraflı çiğneme yapar. Çift taraflı çiğnemeyi terk eden kişide, tek taraflı çiğneme nedeni ile çene eklemlerinde ağrı, ses, kilitlenmeler oluşabilir.
Eksik diş nedeniyle yeterince çiğnenmeyen ve öğütülmeyen besinler, bütün olarak yutulduğu için hazımsızlık, şişkinlik, gastrit ve ülser gibi mide problemlerine yol açabilir. Eksik diş nedeniyle iyi çiğnenmeden yutulan yiyecekler kilo alımına sebep olabilir.
Eksik diş bölgesinde komşu dişler boşluğa doğru devrilir, karşıt dişler eksik diş bölgesine doğru uzar ve dolayısıyla çiğneme fonksiyonu azalır.
Devrilen ya da uzayan dişlerde temizlik ve bakım zorlaşır. Dişlerde çürük, hassasiyet, diş eti iltihabı ve ağrı oluşabilir. Bu durum, diğer dişlerin kaybedilme riskini de artırır.
Diş eksiklikleri, kalan dişlerin aralarının açılmasına neden olabilir. İlerleyen zamanlarda bu durum dişlerin orta hattı ile yüzün orta hattı arasında uyumsuzluk ve asimetri oluşmasına yol açabilir.
Eksik diş bölgesinde çiğneme fonksiyonu olmadığı için çene kemiğinde rezorpsiyon dediğimiz incelme ve erimeler görülmektedir.
İMPLANTIN FAYDALARI
Çeşitli nedenlerden dolayı oluşan diş eksiliklerinin giderilmesinde çeşitli teknikler bulunsa da, teknolojinin bize getirdiği en büyük nimetlerin başında implantlar gelmektedir. Çene kemiği içerisine yerleştirilen dokularla uyumlu titanyum vidalar yani implantlar, zamanla çene kemiğiyle kaynaşmakta ve sağlamlaşmaktadır. Bu kaynaşmanın ardından, kesilmiş diş benzeri üst yapılar implantların içerisindeki boşluğa vidalanmakta ve üzerine protezi yapılmaktadır. Doğru planlanmış bir implant üstü protezi doğal dişlerden ayırt etmek çok zordur. Doğal dişler gibi tek tek kaplanabilir ve kolaylıkla temizlenebilir. Köprüde olduğu gibi eksik dişin yanındaki dişlere zarar vermez. Bu özelliklerinin yanı sıra
Doğal dişleriniz gibi görünür ve işlev gösterir,
Diş kaybı nedeniyle oluşan çiğneme ve konuşma fonksiyonu eksikliğini giderir,
Çekilen dişin etrafındaki kemiği koruyarak kemik erimesini önler, bu da yapılan protezin sınırlarının doğal diş gibi görünmesini sağlar.
Yüzünüzün doğal yapısını ve gülümsemenizi korur,
Dudak estetiğinizi geri getirir,
Diş eksikliğini gidermek için yapılan köprülerde olduğu gibi sağlam dişleriniz kesilmez.