Ağrılı ağız ve diş eti, geçmeyen yaralar, dilinizde yanma hissi, çürükler, kuru ağız, tat almada bozukluk varsa hemen diş hekiminize başvurun
Ağız kanseri, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) en ölümcül kanser türleri listesinde ilk sekizde yer almaktadır. Bu rakam her geçen yıl artış gösteriyor. Genellikle dudakların (daha çok alt dudak) üstünde, ağzın içinde, gırtlak, bademcikler veya tükürük bezlerinin arkasında meydana gelen ağız kanseri; kadınlardan ziyade erkeklerde daha sık görülüyor.
40 yaşın üzerindeki kişilerde daha çok karşılaşılabilen ağız kanserinde; yoğun alkol kullanımı ile birlikte sigara, en önemli risk faktörü.
KİMLER AĞIZ KANSERİ RİSKİ TAŞIR?
Birçok insan, her saatte bir kişinin ağız kanserinden öldüğünü duyduğunda şaşırmaktadır. Oysa ki bu kanser tipi; boyun, beyin, yumurtalık ve deri kanserinden çok daha ölümcüldür. Son çalışmalarda birçok kanser türünde ölüm oranının düşmesine rağmen ağız kanserlerinde bu oranın arttığı görülüyor. Pap smear tesleri, PSA testleri ve mamografi gibi erken tespit yöntemlerinin; rahim, prostat ve meme kanserleri oranlarının azalmasında faydalı olduğunu zaten biliyorduk.
Ağız kanserlerinin; erken teşhis edildiği takdirde tedavisi en kolay hastalıklardan biri olduğu öğrenildiğinden beri diş hekiminizin sizi düzenli olarak görmesi, ağzınızdaki sorunları dikkatli bir şekilde takip etmesi açısından oldukça önemli hale geldi. Kansere dönüşmesi muhtemel lezyonların ya da ağız kanserinin erken dönemde yakalanması durumunda tedavi çok daha kolaydır, yayılımı engellenebilir ve başarı oranı yüzde 82'den daha fazladır. Teknolojinin de getirdiği yeniliklerle erken teşhis muayenenin yanı sıra ağız içi tarama cihazlarınında da kullanımını artırmış, başarı oranını yükseltmiştir.
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Ağız kanseri, erken dönemde teşhis edilerek tedavi sağlanmazsa yayılarak sürekli ağrı, fonksiyon kaybı, tedavi sonrası düzeltilmesi mümkün olmayan yüz ve ağız deformiteleri, hatta ölümlere neden olabilir. Diş hekimine düzenli aralıklarla gidilmesi, ağız kanserlerinin erken dönemde saptanması açısından da önemlidir.
Tedavi genelde; tüm kanserli dokuların cerrahi müdahale ile çıkartılması, radyoterapi (kanser hücrelerini yok etmek için radyasyon kullanma), kemoterapi (kanserle savaşan ilaçlar kullanma) ya da bu yöntemlerin hep birlikte kullanılmasından oluşur. Bazı ağız kanseri türlerinde Fotodinamik terapi (PDT) denilen yeni bir tedavi de kullanılmaktadır.
Bu tedavide kanser hücrelerini yok etmek için lazer ışını ve ışığa duyarlı bir ilaç kullanılır.
Ağız kanseri erken tedavi edildiğinde iyileşme olasılığı yüksektir. Ameliyat sonrasında yumuşak dokuda veya deride birtakım rekonstrüktif ameliyat gerçekleştirmek veya kemikleri protezler ile değiştirmek gerekli olabilir. Tedavide ağızları değiştirilen hastaların; onarıcı dişçilik, konuşma terapisi ve beslenme danışmanlığı hizmeti almaları gerekebilir. Tedavi sonrası konuşmaları veya görünümleri değişen kişiler için psikolojik destek de gerekli olabilir.
KANSERİ TETİKLEYEN FAKT ÖRLER
Özellikle sert alkollü içkiler başta olmak üzere aşırı alkol tüketimi, alkol ve sigarayı bir arada kullanma (Sigara dumanındaki kanser üreten maddelerin vücuda alınması alkol ile daha da arttığından, alkol ve sigara dumanının bir araya gelmesi önemli bir nedendir), yerine oturmayan takma dişler, özellikle dişler pürüzlü veya sivri uçlu olduğunda yetersiz bakım yapma, dişteki herhangi bir keskin kenardan ötürü dilin sürekli tahriş olması; ağız kanserlerini tetikleyen faktörler arasında sayılabilir.
Kemoterapi ve radyoterapinin özellikle baş ve boyun bölgesine uygulanması, çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Keza bu tedavi sadece kanser hücrelerine değil, sizin kendi sağlıklı hücrelerinize de (ağız içi dokuları da dahil) zarar verebilir.
Her iki tedavi biçiminde görülen yan etkiler şöyledir: Ağrılı ağız ve diş eti, ülserasyonlar (yaralar), dilinizde yanma hissi, yaygın çürükler, kuru ağız, tat almada değişiklikler, yemekte, konuşmakta ve yutkunmada zorlanma.
Ayrıca bazı kişilerde tedaviye ara vermeye yol açacak enfeksiyonlar da gelişebilir.
RADYOTERAPİNİN YAN ETKİLERİ
Çoğu zaman kanser tedavisinin sonucu olarak kişlerde çene tutulabilir ve hasta ağzını çok fazla açamaz. Bunu engellemek için günde üç kez egzersiz yapılmalıdır. Ağzı ağrıya neden olmayacak kadar çok açıp kapatarak bu hareketi 20 kez tekrarlamak yeterli olacaktır.
Egzersizi yapmadan önce sıcak, nemli bir havluyla bu bölgeyi ısıtmak ya da işlemi sıcak bir duş esnasında tekrarlamak en iyi sonucu verecektir.
Diğer etkili bir öneri de dişleri, diş etlerini ve dili ılık suda nemlendirilmiş yumuşak bir fırçayla nazikçe fırçalamaktır.
Diş ipini her gün kullanın, kanayan bölgeleri temiz tutmaya özen gösterin.
Kürdan, tütün ürünleri ve alkol kullanmaktan kaçının. Ağzınızı irrite edebilecek sert, çıtır ve baharatlı yiyecekler tüketmeyin. Alkol içeren gargara kullanmayın.
Onun yerine karbonat ve tuzu suyla karıştırıp gargara yapın (1/4 çay kaşığı karbonat, 1/8 çay kaşığı tuz, bir bardak sıcak su). Mutlaka diş hekiminize danışın.
Ağız kanseri o kadar gizli ilerler ki, başlarda hiçbir belirti fark edemezsiniz. Ancak dikkat edilmezse ve erken teşhis konulmazsa, ilerleyen evrelerde ucu ölüme kadar giden sonuçlar bile meydana gelebilmektedir.
KANAMALAR CİD İYE ALINMALI
Bunun yanısıra ağız içerisinde ya da boğazda meydana gelen kanamalar ciddiye alınmalıdır. Çünkü ağız kanserinin başlıca belirtileri arasında beklenmedik anda görülen kanamalar vardır.
Diğer belirtiler de; çiğneme sırasında zorlanma, yutkunma bozuklukları, dildeki tat alma duyusunda azalma, ağzın belirli bölgelerinde görülen uyuşmalar ve şişkinliklerdir.
Bu belirtiler sizde de varsa, kesin olmamakla birlikte siz de ağız kanseri riski taşıyorsunuz diyebiliriz. Kendi sağlığınız için bu ölümcül kanser türüne karşı erken önlem almak ve ağız kanseri olup olmadığınızı öğrenmek adına muayene olmanızda fayda vardır.
BU BELİRTİLER VARSA DİKKAT!
Kanser şüphesi olan ya da kansere dönüşmesi muhtemel olan iki tip lezyon vardır: Beyaz lezyonlar (lökopilakiler) ve kırmızı lezyonlar (eritroplakiler). Kırmızı lezyonlar çok daha az görülürler fakat kansere dönüşme riskleri çok daha fazladır. Eğer kırmızı ya da beyaz lezyon 2 hafta içerisinde kendiliğinden geçmezse yeniden değerlendirilmeli ve kesin teşhis için biyopsi alınmalıdır. Ağız kanserlerinin diğer belirtileri:
Çiğneme ya da yutkunmada zorluk
Dilde uyuşukluk
Ses kısıklığı
Kulakta ağrı
Dil ve çene hareketlerinde zorluk
Ağız içi yumuşak dokularda yumruşeklinde çıkıntılar ya da incelmedir. Eğer bu belirtilerden herhangi biri iki haftadan daha uzun süre görülürse muayene ve gerekli laboratuar testleri mutlaka yapılmalıdır.
ERKEN TEŞHİS BAŞARI GETİRİ
Ağız kanseri; dudakların (genellikle alt dudak) üstünde, ağzın içinde, gırtlak, bademcikler veya tükürük bezlerinin arkasında meydana gelen kanser tipidir. Erkeklerde kadınlara nazaran daha sık görülür. Erken teşhis edilmezse, ağız kanseri ameliyat, radyasyon terapisi ve/ veya kemoterapiyi gerektirebilir. Toplam beş yıl boyunca hayatta kalma oranı yüzde 50 olmakla birlikte, ölümcül de olabilir. Bu zayıf tahminin sebebi, erken belirtilerin fark edilememesidir. Bu yüzden ağız kanserinin erken teşhis edilmesi başarılı bir tedavi için çok önemlidir.